İŞ İNGİLİZCESİ
GENEL İŞ İNGİLİZCESİ
iş dünyasında başarıya
giden yolda mutlaka sahip olunması gereken bir donanım olarak “iş
İngilizcesi”dir.
İngilizce öğrenmek
isteyen herkesin, bulunduğu yer ile ilgili, konumu ile ilgili mutlaka bir alt
amacı vardır. Bunlar içinde en ciddi yer teşkil eden konu ise iş İngilizcesi.
Bir sektörde profesyonel hayata adım atmış herkesin en önemli
gereksinimlerinden bir tanesi, “iyi bir iş İngilizcesine” sahip olmak. İyi bir
iş İngilizcesi size birçok artı sağlar.
Özellikle asker ve polis görevi
alanlarda, yabancı dil bilgisi üst düzey ise, çeşitli sınavlarla bunu
kanıtladığı taktirde dış görev alabilir. Dış görev alan personele bu dil
tazminatı olarak da yansımaktadır.
Kendi işinizle ilgili dünyayı takip
edebilirsiniz. Bu sayede kendi sadece kendi alanınızda değil birçok iş,
kariyer, kültür vb. şeylerde bilgi ve tecrübe sahibi olabilirisiniz.
. Küreselleşen
dünyada bir şirketin İngilizceyi kullanmadan ayakta kalması neredeyse imkânsızdır.
Büyükten küçüğe birçok uluslararası şirket ofis dili olarak İngilizceyi
kullanır. Yerli ve yabancı şirketler işe alımlarda İngilizce bilen
adaylara öncelik tanır, çalışanlarının İngilizce dil becerilerini
geliştirmelerini talep eder. İngilizceyi etkili kullanmak rekabetçi iş
koşulları düşünüldüğünde artık bir lüksten çok elzem bir ihtiyaçtır. İşe yarar
iş İngilizcesi kalıplarını bilmek sizi bu yarışta mutlaka öne
geçirecektir. Bu noktada çok sık kullanılan bazı kalıpları bilmeniz gerekir.
İş Hayatında Mutlaka Bilmeniz Gereken İş İngilizcesi Kalıpları:
İngilizce yazışmalarda karşı tarafa hitap ederken
yazışmanın açılış kısmında şu kalıbı kullanabilirsiniz:
Ø Dear Sir or Madam (Sevgili
Hanımefendi/Beyefendi)
Yazıştığınız kişinin ismini ve cinsiyetini bilmiyorsanız
e-postanıza “Dear Sir/Madam” diyerek başlamanız daha uygun olur. Eğer
biliyorsanız “dear” kelimesinden sonra yazıştığınız kişinin ismini
yazmalısınız.
Ø Dear Sir or Madam (Sevgili
Hanımefendi ya da Beyefendi)
Ø Dear John (Sevgili John)
İngilizce yazışmalarda bir konu hakkında karşı tarafı bilgilendirmek
istediğinizde cümleye şu kalıpla başlamalısınız:
Ø I would like to inform you
that… (Sizi … bilgilendirmek isterim.)
Ø I would like to inform you that the
document you asked for is completed. (İstediğiniz belgenin tamamlandığını size bildirmek
isterim.)
Karşı taraftan bir konu hakkında bilgi almak
istediğinizde şu kalıbı kullanmalısınız:
Ø Would you please let us
know… (Lütfen bize … bildirir misiniz?)
Ø Would you please let us know when you
will be able to send samples? (Ne zaman numune gönderebileceksiniz, lütfen bize
bildirir misiniz?)
Yazışmalarınıza hızlıca cevap almak istediğinizde, karşı
taraftan size gelecek bilgiye acil ihtiyaç duyduğunuzda veya bir zaman
kısıtlamanız varsa şu kalıpları kullanmalısınız:
Ø As soon as possible
Ø By the end of [time]
Ø No later than [time]
“As soon as possible”, “mümkün olduğu kadar kısa sürede”
anlamına gelir ve genellikle “asap” diye kısaltılır. “By the end of”
kalıbı “belli bir tarihin sonuna kadar” anlamı taşır. “No later than”
kalıbı ise “istenen süreden daha geç olmamak koşuluyla en geç”
manasına gelir.
Ø I request you to send regarding samples
as soon as possible. (İlgili numuneleri mümkün olan en kısa sürede göndermenizi
rica ediyorum.)
Ø I request you to send regarding samples
by the end of this week. (İlgili numuneleri bu hafta sonuna kadar göndermenizi
rica ediyorum.)
Ø I request you to send regarding
samples no later than Friday. (İlgili numuneleri en geç cuma gününe kadar
göndermenizi rica ediyorum.)
İngilizce yazışmalarda karşı taraftan
e-postanıza cevap almak istediğinizde e-postayı bitirmeden önce şu kalıbı
kullanmalısınız:
Ø Awaiting your reply. (Cevabınızı
bekliyorum.)
Alternatif olarak şunu da kullanabilirsiniz:
Ø Looking forward to hearing from you
soon. (Kısa süre içinde cevabınızı bekliyorum.)
Yazışmanızı bitirmeden önce her zaman karşı tarafa
teşekkür etmelisiniz.
Ø Thank you in advance. (Şimdiden
teşekkürler.)
Şu ifadeleri kullandıktan sonra isminizi ve çalıştığınız
şirketteki görevinizi belirtmelisiniz:
ØBest regards / Kind Regards (En iyi
dileklerimle, saygılarımla.)
Telefon görüşmelerinde veya telekonferanslarda
kullanılan kalıplar
Birçok şirkette telefon ettiğiniz kişiye doğrudan ulaşmanız
mümkün değildir ve aramanıza cevap verecek kişi büyük bir ihtimalle şirket
sekreteri olacaktır. Dolayısıyla şu kalıp da telefon görüşmelerinizde
sıkça karşılaşacağınız kalıplardandır.
Ø Please hold on / Please hold on the
line. (Lütfen bekleyin / Lütfen hatta kalın.)
Ø Could I speak to your sales manager,
please? (Satış müdürünüzle konuşabilir miyim, lütfen?)
Ø Please hold on the line. (Lütfen hatta
kalın.)
Yurt dışı telefon aramalarınızda veya video
görüşmelerinizde bağlantı problemleriyle sık sık karşılaşılaşmanız
ve iletişim kurduğunuz kişinin telaffuzunu anlamakta güçlük çekmeniz
mümkün. Şu kalıpla karşı tarafı daha rahat anlamanızı sağlayabilirsiniz:
Ø Could you speak more slowly, please? (Daha yavaş konuşur musunuz
lütfen?)
Ø Görüşmenizde anlatılan konuyu yeterince anlayamadıysanız
karşı taraftan yardım istemekten çekinmemelisiniz. Şu kalıpla karşı
taraftan görüştüğünüz konu hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz:
Ø Could you explain that in another way, please? (Bunu başka bir şekilde
anlatır mısınız, lütfen?)
Toplantılarda ve sunumlarda kullanılan kalıplar
İş ortamında yapacağınız sunumlara kendinizi tanıtarak
başlamalı ve toplantıya katılanlara hangi konu hakkında konuşacağınıza
dair bilgi vermelisiniz. Şu kalıp, sunum yapan kişiler tarafından sıklıkla
tercih edilir:
Ø Today I’m here to talk to you about…
(Bugün sizinle … hakkında konuşmak için buradayım/konuşacağım.):
Ø Hi everyone, I’m Jack. Today I’m here
to talk about our new production facility in China. (Herkese merhaba, ben Jack.
Bugün Çin’deki yeni üretim tesisimiz hakkında konuşmak için buradayım.)
Ø Genellikle telekonferanslarda veya toplantılarda
kullanılan şu kalıp, görüşmeyi yöneten kişi tarafından tüm katılımcıların
konuşulan konu hakkında aynı fikirde olup olmadığını kontrol etmek için
kullanılır:
Ø Are we all on the same page? (Hepimiz aynı fikirde miyiz?)
Toplantılarda konuşan kişinin sözünü kesmeniz gerekirse
şu kalıbı kullanmalısınız:
Ø Sorry, I interrupted you. (Kusura
bakmayın, lafınızı kestim.)
Toplantıyı yöneten kişi, konu hakkında konuşan kişiye
şöyle der:
Ø Please go on. (Lütfen devam edin.)
Konuşulan bir konu hakkında karşı tarafla aynı fikirde
olmadığınızda ve şirketinizin konuya ilişkin yaklaşımını anlatmak istediğinizde
şu kalıplardan yararlanabilirsiniz:
Ø From our perspective, it’s a little
different. Let me explain. (Bizim açımızdan biraz farklı. Açıklamama
izin verin.)
Toplantı talep etmeniz gerektiği durumlarda şu kalıba
başvurabilirsiniz.
Ø I would like to set up a meeting with
you at your earliest convenience. (Sizinle en kısa zamanda bir toplantı yapmak
istiyorum.)
Ø
Müzakerelerde kullanılan kalıplar
Müzakere ettiğiniz konuda istediğinizi elde etme
ihtimaliniz olduğu gibi beklemediğiniz durumlarla da karşılaşabilirsiniz.
Müzakerelerde şirketinizin çıkarlarını koruyamayacağınız durumlar söz konusu olabilir.
“Bottom line” terimini bu gibi durumlarda kullanabilirsiniz.
Ø Bottom line (Asıl önemli olan şey,
sözün özü, sonuç olarak)
Ø I hear what you are saying but our
bottom line is very clear on this one. (Ne söylediğinizi anlıyorum fakat bu
konuda bizim için sonuç çok net.)
Müzakerelerde karşı tarafla görüştüğünüz konuda asla
kabul edemeyeceğiniz koşullarla iş yapmanız beklenebilir. “Deal breaker”
bu gibi durumlarda kullanılan bir terimdir.
Ø Deal breaker (Anlaşmayı bozan)
Ø This is the deal breaker for us. We
can’t budge. (Bu, bizim için anlaşmayı bozar. Değiştiremeyiz.)
Müzakerelerde yada görüşmelerde üzerinize düşen
sorumlulukları yerine getirdiğinizde şu kalıbı kullanabilirsiniz:
Ø The ball is on your court. (Top
sizin sahanızda. / Top sizde.)
Ø We have prepared all the neccessary
documents. The ball is on your court now. (Gerekli tüm belgeleri hazırladık.
Şimdi top sizde.)
İngilizce iş ve ticaret terimleri
listesi ve anlamları:
v advantage: avantaj
v advertise: duyurmak
v advice: tavsiye
v agenda: gündem
v apology: özür
v authorization: yetki
v bill: fatura
v brand: marka
v budget: bütçe
v change: değişim
v commission: komisyon
v comparison: karşılaştırma
v competition: yarışma
v competitor: yarışmacı
v confirmation: onay
v costs: maliyetler
v creditor: alacaklı
v customer: müşteri
v deadline: son tarih
v debt: borç
v debtor: borçlu
v decision: karar
v decrease: azaltmak
v deficit: hesapta açık
v delivery: teslim
v department: bölüm
v description: tanım
v difference: fark
v disadvantage: dezavantaj
v distribution: dağıtım
v employee: işçi
v employer: işveren
v enquiry: soruşturma
v environment: çevre
v equipment: ekipman
v estimate: tahmin
v experience: deneyim
v explanation: açıklama
v facilities: tesisler
v factory: fabrika
v fall: düşmek
v feedback: geri bildirim
v goal: hedef
v goods: mal
v growth: büyüme
v guarantee: garanti
v improvement: gelişme
v increase: artırmak
v industry: sanayi
v instructions: talimatlar
v interest: faiz
v inventory: envanter
v invoice: fatura
v knowledge: bilgi
v limit: sınır
v loss: kayıp
v margin: kenar
v market: pazar
v message: mesaj
v mistake: hata
v objective: amaç
v offer: teklif
v opinion: görüş
v option: seçenek
v order: sipariş
v output: çıktı
v payment: ödeme
v penalty: ceza
v permission: izin
v possibility: olasılık
v preparation: hazırlık
v price: fiyat
v product: ürün
v production: üretim
v profit: kâr
v promotion: tanıtım
v purchase: satın alma
v reduction: indirgeme
v refund: geri ödeme
v reminder: hatırlatma
v repairs: tamirat
v report: rapor
v responsibility: sorumluluk
v result: sonuç
v retailer: perakendeci
v rise: yükselmek
v risk: risk
v salary: maaş
v sales: satış
v schedule: zamanlamak
v share: pay
v signature: imza
v stock: stok
v success: başarı
v suggestion: öneri
v supply: arz
v support: destek
v target: hedef
v transport: taşıma
v turnover: iş hacmi
v drop: düşürmek
v employ: istihdam
v encourage: cesaretlendirmek
v establish: kurmak
v estimate: tahmin
v exchange: döviz alım satımı
v extend: genişletmek
v fall: düşmek
v fix: düzeltmek
v fund: finanse etmek
v get worse: kötü gitmek
v improve: geliştirmek
v increase: artırmak
v inform: bilgi vermek
v install: kurmak
v invest: yatırım yapmak
v invoice: faturalamak
v join: katılmak
v lend: ödünç vermek
v lengthen: uzatmak
v lower: daha düşürmek
v maintain: devam etmek
v manage: yönetmek
v measure: ölçmek
v mention: bahsetmek
v obtain: elde etmek
v order: sipariş
v organise: organize etmek
v owe: borçlu olmak
v own: sahip olmak
v pack: paketlemek
v participate: katılmak
v pay: ödemek
v plan: plan yapmak
v present: sunmak
v prevent: önlemek
v process: işlemek
v produce: üretmek
v promise: söz vermek
v promote: terfi etmek
v provide: sağlamak
v purchase: satın almak
v raise: yükseltmek
v reach: ulaşmak
v receive: almak
v recruit: işe almak
v reduce: azaltmak
v refuse: reddetmek
v reject: reddetmek
v remind: hatırlatmak
v remove: kaldırmak
v reply: cevap vermek
v resign: istifa etmek
v respond: yanıtlamak
v return: geri vermek
v rise: yükselmek
v sell: satmak
v send: göndermek
v separate: ayırmak
v shorten: kısaltmak için
v split: ayırmak
v succeed: başarılı olmak
v shipping: nakliye
v suggest: önermek
v vary: çeşitlemek
v write: yazmak